Yine bir bayram geldi kapımıza uzun yorucu bir yıldan sonra ikinci dini bayram.
Dokuz günlük bayram tatiline girildi. Hazırlıklar tamamlandı. Kimi memleketinde, kimi evinde karşılayacak bayramı.
Bayramlar insanda etrafını mutlu kılmak için her türlü özveriyi seve seve, isteye isteye yapma duygusu uyandırır. Açıklaması zor, insanın mayasında var olduğu farz edilen duygu stokunu, vicdan stokunu, dostluk, kardeşlik, düşmanını bile sevebilme stoklarının istiflendiği göz ile görülmez, el ile tutulmaz, gizli ambarların kapıları bayramlarda açılır.
Gece ay, aynı ay, gündüz güneş, aynı güneş, dünya aynı dünya.
Dolayısıyla gün aynı gün, fakat bayramlar: “Gürültü patırtının ortasından şu birkaç gün içinde uzaklaş sessizce, sükunetle dolaş, sessizliğin içindeki huzuru bul ve onu yaşa, herkesle dost olmaya çalış, sana kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun.” duygusunu uyandırır. Milli bayram ya da dini bayram farkı var mutlaka.
Ancak kırk kapılı ambarlarda stoklanmış duyguların dışa vurmasında bayram günleri, kilidi açan anahtar oluveriyor. İnsanın içinde şöyle bir düşüncenin çiçeklenmesine bahçıvanlık ediyor.
Bağışla ve unut. Başkalarına kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle ve anla insanları, çünkü herkesin öyküsü kendince önemli ve kıymetlidir.
Kısacası bayramın amacı insanlarımız sevginin, saygının, hoşgörünün, itimadın, yardımlaşmanın ve dayanışmanın oluşmasının temelini atmak ve yerleştirip yaygınlaştırmaktır. Keşke bu amaçları içeren esaslara göre, bayramlarımızı kutlayabilsek ve her günümüzü bayramların olması gereken kurallarını yaşayıp yaşatabilsek.
Bayram günleri farklılıkların ce çarpıklıkların asgariye indirildiği günlerdir.
Bayramlarda mezarlıklar ziyaret edilir, dualar okunur. Hasta ziyaretleri yapılır, yaşlılar ziyaret edilir, onların gönülleri hoş edilir.
Bu saydığım özellikler ve kurallar Anadolu’da, kırsal kesimde hala büyük oranda uygulanmaktadır.
Kurban Bayramı’nda esas şartları taşıyan kişilerin kurban kesmeleri esastır.
Kurban kesenler, kesmeyenlere onlara yetecek ölçüde çiğ et verirler. Yedi pay dağıtılması esastır.
Tabii ülke ekonomisi malum. Vatandaşın çoğu artık orta halin kalmadığını, zengin ve fakir olarak iki sınıfa ayrıldığımızı düşünüyor.
Haklılarda sanırım. Eskiden Kurban kesmek bir lüks değilken herkes alabiliyordu ve ibadetini yerine getirebiliyordu. Şu an böyle bir şey mümkün gözükmüyor.
Kurban ibadetini yerine getirmek, bir ibadet olarak değil lüks olarak göründüğü için çoğu vatandaşımız kesemiyor. Maalesef. Ne acı diyoruz
Neyse! En azından bu bayram can sıkıntılarımızı bertaraf etmeye çalışalım.
Tüm hayatınız bayram gibi olsun. Geçmiş ve gelecek bayramlarınız kutlu olsun.