Bizimle iletişime geçin

Hi, what are you looking for?

Köşe Yazarları

Gastecilik Gönül İşi Midir?…

Ne zaman gastecilikle (‘gazetecilik’ demekten ziyade ‘gastecilik’ demeyi seviyorum) ilgili bir tartışma gündeme gelse, mevzu; “Gastecilik gönüllülük işidir”, sözüne gelir dayanır.

Efendim, gastecilik öyle bir gönüllülük işiymiş ki;

  • Gasteci mesai falan gözetmezmiş,
  • Gasteci yağmur, çamur, kar, felaket dinlemez sadece işini yaparmış,
  • Gastecinin önceliği hiçbir zaman para olmazmış, haberden başka bir şey düşünmezmiş; varsa yoksa habermiş, yemek falan da neymiş,
  • Su uyurmuş da, gasteci uyumazmış,
  • Yorulmazmış gasteci…
  • Mış, miş, muş, müş…

Bütün bunlara bakılırsa gasteci süpermen ya da süpergirl falan olmalı.

Peki gerçekte bu mümkün mü? Elbette hayır.

Bütün bu güzellemeler ve hatta daha ötesi kutsamalar; oldukça zor koşullarda yapılan mesleği katlanır hale getirmeye yarıyor pratikte bana göre.

Gasteciliğe adeta melek kanadı taktıran bu tanımlamalar sayesinde, mesleğin “güzide” mensupları zorlukları görmezden geliyor belki de…

Ve bütün bu güzellemelerle adeta meleğe benzettiğimiz gastecilerin, fiziksel ihtiyaçlarından arınmış varlıklar olduğunu da söylemek mümkün; yemiyor, uyumuyor, içmiyor ama sadece haber yapıyor gasteciler.

Varlığı habere armağan yani.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Akademi Direktörü Orhan Şener’in buna dair güzel bir nitelemesi var: “fotosentez”. Şener, gastecilerin fotosentezle yaşamadığını söylerken, ihtiyaçlarından arî olmasının mümkün olmadığına ve bu mesleğin profesyonel olduğuna vurgu yapıyor.

Yani, her ne kadar kutsallık atfedilmek suretiyle gasteciler insan ötesi bir varlık gibi tanımlansa da, aslında diğer meslek mensuplarından bir farkları bulunmamaktadır. Bu bağlamda gastecilik profesyonel bir iştir ve bunun karşılığı kutsallık değil, her meslekte olması gerektiği gibi maddi kazançtır.

‘Gönüllülük’ ile ‘işe gönül vermek’ ayrı şeyler.

“Gastecilik gönüllülük işidir” dediğinizde, gastecileri hayır hasenat için bu işi yapan ama maddi karşılık beklemeyen kişiler olarak sunmuş oluyorsunuz. Öyle olunca da bu iş meslek olmaktan çıkıyor.

Halbuki gastecilik, ‘profesyonellik’ ve hatta “oldukça” profesyonellik gerektiren bir “meslek”tir ve her meslekte olduğu gibi bunun da maddi bir karşılığı vardır/olmalıdır.

Ha, “Gastecilik, gönlünü vererek yapılan bir iştir.” derseniz işte orada durum değişir.

Burada, “Bu meslek sevilmeden yapılacak bir meslek değildir.” anlatılmak istenir.

Tabi, severek yapılması karşılığında maddi kazanç beklenmediği anlamına gelmez.

Öğretmenler de işini severek yapıyor ama yaptıkları işin karşılığında maaş alıyor; hemşireler, bahçıvanlar, itfaiyeciler de öyle…

“Gastecilik gönüllülük işidir.” sözü bir yandan da aldatmaca olabilir.

Şöyle ki; eğer bir işveren ya da patron bunu diyorsa kesinlikle, “Mesai yapın ama karşılığında para istemeyin. Uyumayın, yemek yemeyin, masrafsız bir şekilde haber yapın.” demek istiyordur.

Bu söz, kamunun gasteciliğe bakış açısını da olumsuz etkiler aynı zamanda.

Kamu da artık, gastecileri hayır hasenat yapan insanlar olarak algılar. İşimizin profesyonellik gerektirdiğini düşünmez. Ona göre biz haber için tüm fiziksel ihtiyaçlarımızı bir kenara koyabiliriz ve haber kamu için yapılan bir şey ise, varlığımız önce habere sonra da kamuya armağandır.

Elbette yeri gelince haber için uyumayız, öğün atlarız, üşürüz ve hatta buz keseriz, bir cümle doğru bilgi almak için dünyanın öbür ucuna da gideriz ama neticede gastecilikten önce insanız ve insan dediğimiz varlık sadece ruhtan teşekkül olmadığı için birtakım maddi ihtiyaçlarımız bulunmaktadır. Bunları da, her insan evladının istediği gibi, “çok ama çok sevdiğimiz”, “gönül verdiğimiz” işimiz karşılığında elde ettiklerimizle karşılamak isteriz.

Not: Türkiye’de son birkaç yıldır, özellikle bir kesim tarafından çokça ve yanlış biçimiyle kullanılan ‘yurttaş gazeteciliği’ tanımı, ‘gönüllü gazetecilik’ biçimine evrilmiştir. Bu mesleğe en çok zarar verenler de, her bulduğu fırsatta demokrasi için ifade özgürlüğünün ana mihenk taşı olduğunu dillendiren o bahsini ettiğim “kesim”dir. Çoğunlukla fonlarla geçinen, o fonların da kaymağını birkaç kişinin yediği, sokakta bizzat haber devşirenlere de sadece gaz verildiği bu oluşumlardan uzak durulmalıdır.

Not 2: Bunu, göz önünde olan ve çok kazanan bir gasteci söylüyorsa, o da pastadaki payın (zaten küçük olan payın) paylaşılmasını istemiyordur ve gastecilik mesleğini, kendisine ayrıcalık tanınmasına yarar hale getirdiği için seviyordur. Meslek yoksa, kendisinin de esamesi okunmayacak olan bu kişiler de meslekten uzak, nereye yakışıyorsa oraya yakın olmalıdır.

Not 3: İletişim fakültelerinde de maalesef, bazı akademisyenler tarafından gastecilik mesleği karşılığında kazanç elde edilemeyen gönüllülük işi gibi lanse edilmektedir. Gerçi, hayatında bir haber yazmamış, sahada haber kovalamamış sözümona akademisyenlerin teoriden öğrendikleri habercilikle (!) gasteci adaylarına ders verdikleri bu sistemde başka bir sonuç beklenemez ama onlar da bu meslekten uzak tutulmalıdır.

 

Yorum yapmak için tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gelibolununsesi.com BHA üyesidir

Köşe Yazarları

İlginizi çekebilecek haberler

Gelibolu

Çanakkale’nin Eceabat  ilçesi yakınlarında meydana gelen tek taraflı trafik kazasında bir kişi hayatını kaybederken, 1 kişide ağır şekilde yaralandı. Edinilen bilgiye göre, bugün öğle...

Gelibolu

Gelibolu Motosiklet Derneği (GELMOD) sosyal medyadaki hesaplarından  yaptığı paylaşımda yapılacak olan “Gelibolu İçin Sür” Motosiklet festivalinin iptal edildiğini şu açıklamaları ile duyurdu; “Hava şartları...

Gelibolu

ÇANAKKALE’nin Gelibolu ilçesinde babasıyla birlikte yaşayan Oğuz Tutar(17), dün gece sosyal medya hesabından yayınladığı veda mesajından sonra av tüfeği ile canına kıydı Edinilen bilgiye...

Gelibolu

İstanbul istikametinden gelen Mustafa Öztürk idaresindeki 34 GKB 577 plakalı otomobil, Malkara- Çanakkale Otoyolu’nda gişelerden ayrılıp Gelibolu yönüne devam ederken kontrolden çıktı. Kavakköy beldesi mevkisinde yolun ikiye...